ManşetSiyaset

MHP’li Feti Yıldız: Terör örgütü PKK /KCK‘nın asıl sahiplerini herkes biliyor

banner

MHP’li Feti Yıldız, “40 yıldan beri insanımıza saldıran bölücü terör örgütü PKK /KCK‘nın asıl sahiplerini herkes biliyor. ABD bütçesinden her yıl açık ve aleni şekilde terör örgütüne milyonlarca dolar yardım ediyor. İnsanlığın gözünün içine baka baka terörizmi finanse ediyor. Yani, şer cephesinde değişen bir şey yok.” dedi.

MHP’li Feti Yıldız: Terör örgütü PKK /KCK‘nın asıl sahiplerini herkes biliyor

MHP Genel Başkan yardımcısı Fethi Yıldız, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ toplantılarından konuşma yaptı. Yıldız konuşmasında, “Bu yolda, siyasi ve ekonomik alanda insanların görüş, duygu ve davranışlarını etkilemek amacıyla yeni tip casuslar kullanmaktadır. Bazı gazetecileri, bazı yazarları, bazı akademisyenleri ve sivil toplum kuruluşlarını “etki ajanı” olarak satın almaktadır. 40 yıldan beri insanımıza saldıran bölücü terör örgütü PKK /KCK‘nın asıl sahiplerini herkes biliyor. ABD bütçesinden her yıl açık ve aleni şekilde terör örgütüne milyonlarca dolar yardım ediyor. İnsanlığın gözünün içine baka baka terörizmi finanse ediyor. Yani, şer cephesinde değişen bir şey yok. Amerikan tarihini ve Amerika kıtasındaki 286 farklı köken ve halktan 100 milyon yerlinin,  18. Yüzyılın başından itibaren nasıl katledildiğini biliyoruz. Hiçbir karartma göçmenler ülkesi Amerika’nın yerli halklar katledilerek kurulduğu gerçeğini değiştiremez.” ifadelerini kullandı.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız’ın konuşmasının tamamı:

Kararlı, sabırlı, engelleri sebatla aşan, bahane üretmeyen,  arkadaşlarını yolda bırakmayan, insanların hak ve hukukuna saygılı, yüksek ahlak sahibi, dürüst ve merhametli, yetkisini kötüye kullanmayan, nefsini öne çıkarmayan, kibirden uzak duran, fanilik duygusuna aşina, açık sözlü, hoşgörülü, hayata hikmet ve hakikat gözüyle bakan, ülküdaşlarımızı gördükçe Allah’a şükrediyorum. İnsan, bir fıtrat üzerine ilahi özün taşıyıcısı olarak dünyaya gelir, bilinçli ihmalkarlık veya inkarla özünden uzaklaşır. Özünden uzaklaşmayan, zulüm ve merhametin bitmeyen savaşında, zalimin karşısında siperde yerini alan kardeşlerimi gördükçe gururlanıyorum. İnsanlığın asırlar boyu tartıştığı, uğruna bedeller ödediği adaleti, Yeryüzüne hakim kılacağız. Emperyalistler bugünkü konforunu sömürgelerden yağmaladığı ekonomik değerlere ve alın terine borçludur. Yaşadığımız dönemde yeni sömürgeler, garnizon devletler yaratmak, haritaları yeniden çizmek gayretindedir.

TERÖR ÖRGÜTÜ PKK /KCK‘NIN ASIL SAHİPLERİNİ HERKES BİLİYOR

Bu yolda, siyasi ve ekonomik alanda insanların görüş, duygu ve davranışlarını etkilemek amacıyla yeni tip casuslar kullanmaktadır. Bazı gazetecileri, bazı yazarları, bazı akademisyenleri ve sivil toplum kuruluşlarını “etki ajanı” olarak satın almaktadır. 40 yıldan beri insanımıza saldıran bölücü terör örgütü PKK /KCK‘nın asıl sahiplerini herkes biliyor. ABD bütçesinden her yıl açık ve aleni şekilde terör örgütüne milyonlarca dolar yardım ediyor. İnsanlığın gözünün içine baka baka terörizmi finanse ediyor. Yani, şer cephesinde değişen bir şey yok. Amerikan tarihini ve Amerika kıtasındaki 286 farklı köken ve halktan 100 milyon yerlinin, 18. Yüzyılın başından itibaren nasıl katledildiğini biliyoruz. Hiçbir karartma göçmenler ülkesi Amerika’nın yerli halklar katledilerek kurulduğu gerçeğini değiştiremez.

İHANETİ BİR META GİBİ PAZARLIYORLAR

Son günlerin en çok tartışılan kayyum atanması konusunda kısaca değineceğim. 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu, Türkiye’deki belediyelerin görev, yetki ve sorumluluk alanlarını düzenlemektedir. ​Anayasa ve kanunlarda sorumlulukları tanımlanan belediyelerin temel görevi,  vatandaşların mahalli ve müşterek nitelikli ihtiyaçlarını karşılamaktır. Belediyeler, bölücü terör örgütünün hedefleri doğrultusunda ülke bütünlüğünden ayrı,  özerk yönetimler haline getirilerek yönetilemez. Kısa bir zaman önce Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki bazı belediyeler, ülkemizin diğer bölgelerinden ayrı bir yönetim modelinin parçası gibi hareket etmiş,  Anayasanın 3.maddesinde tanımlanan Ülkemiz devleti ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne kast eden bir araç olarak kullanılmak istenmiştir. Yasadışı faaliyetleri tespit edilen, terör örgütüyle organik bağı olan belediye başkanları, İçişleri Bakanlığı tarafından Belediye Kanunu’nun 47. Maddesi ve Anayasa’nın 127. Maddesi uyarınca, Belediye Başkanı soruşturmanın selameti için görevden uzaklaştırılarak yerlerine kayyum atanır.

 Anayasa ve mevzuatın emredici hükümleri gereği;  Mardin Büyükşehir Belediyesine, Batman ve alfeti Belediyelerine,  Kayyum atanmış ve görevden alınmıştır. Sayın Genel Başkanımızın bu hafta yapılan grup toplantısında işaret ettiği gibi geçici olarak görevden uzaklaştırılan belediye başkanları hukuki süreçlerin sonuçlanmasını sabırla beklemelidir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kayıtlarına göre, bugün itibariyle ülkemizde 156 siyasi parti mevcuttur. Bu partilerin çoğunun hiç bir üyesi yoktur. Siyasi parti kurmak, ticari şirket kurmaktan daha kolaydır. 30 kişinin bir araya gelmesi ve gerekli evrakları hazırlaması yeterlidir.  İhaneti bir meta gibi pazarlayan bazı siyasi partiler, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı aleyhine devamlı yalan haber üretiyor. Hiçbir ahlaki değeri kalmamış yalancılar, işbirlikçiler, yeni mandacılar, terör örgütlerinin elinde tutsak olanlar şunu iyi bilsin ki hiçbir şey bizi yıldıramaz. Hainlere fırsat vermeden kutlu yolculuğumuza devam edeceğiz. Bugüne kadar hiçbir entrika ayak oyuğu ihanet bizi yolumuzdan döndüremedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin zihni kodlarının tam olarak anlaşılması, devleti kuran Türk Milliyetçilerinin devlet aklını yansıtan zihin, tavır ve eylem kodlarının anlaşılmasına bağlıdır. Devletin zamanı ve şartlara göre değişen özel bir yapısı ile genel ve değişmeyen bir özü vardır. Değişmeyen bu öz devlet aklıdır ve daima tecrübe aktarır.  Türkiye’de modernleşme ve modernleşme hareketleri batıdakinden farklı bir şekilde ortaya çıkmıştır. Batıda modernleşme, uzun bir gelişim sonucu aşağıdan kitlenin geleneksel toplumu değiştirilmesi şeklinde olmuş, Türkiye’de ise devletin ve Aydın bir zümrenin hareketi olarak yukarıdan aşağıya doğru gelişmiştir. Bu durum toplumsal ve Siyasal gelişmemizde burhanlarımız da önem roller oynamıştır.

Milliyetçi Hareket Partisinin temel amacı;

Meşruiyeti milli irade olan, insan odaklı, seviyeli, ilkeli, dürüst bir siyaset anlayışı ile adaleti ve hakkaniyeti esas alan bir yönetim anlayışını tesis etmek; Toplumsal barış ve huzuru hakim kılmak, Yüce Türk Milletinin milli ve manevi değerleri ile tarihi ve kültürel zenginliklerine sahip çıkmak, Devletin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, hak ve menfaatlerini korumak, İnançlı, yüksek ahlaklı ve çağın gerektirdiği niteliklere sahip nesiller yetiştirmek, Temel insan hak ve hürriyetlerini geliştirmek, hukukun üstünlüğünü hakim kılmak, demokratik standartları yükseltmek, Hürriyet, adalet, hakkaniyet ve fırsat eşitliğini esas alan, Milli, insani ve ahlaki değerlerin ön plana çıktığı siyasi ve toplumsal düzen ile kültürel iklimi tesis etmek, Kardeşlik hukukunu ve dayanışma kültürünü geliştirmek, milli birlik ve bütünlüğü tesis etmek, Türk milletinin maddi ve manevi gelişmesi önündeki engelleri kaldırmak; Dengeli ve adaletli bölüşüm sistemine dayanan bir gelir dağılımı oluşturmak, Yatırım ve istihdam kapasitesi yüksek, ileri teknolojiye ve teşebbüs hürriyetini esas alan, Uluslararası rekabet gücüne sahip sürdürülebilir büyümeyi gerçekleştirecek bir ekonomi tesis etmek, Barış, mutluluk ve adaletin hakim olduğu bir Dünya nizamının tesisinde; Ülkemizin söz sahibi olmasını sağlamak suretiyle milletimizi çağın kudretli, itibarlı ve önder toplumlarından biri yapmak ve tarih sahnesinde ebedi kılmaktır.

PKK/KCK çatı örgütü şemsiyesi altındaki tüm dikey ve yatay yapıların ortak amacı;

Bağımsız birleşik Kürdistan kurma yolunda, Bir basamak olan demokratik özellik yoluyla ülke topraklarının bir kısmında; PKK terör örgütünün yöneteceği bir alan oluşturmaktır. Bu örgütlerin üyeleri, Organları, elebaşları milletimizin birliğine karşı suçları kararlılık içinde işliyor, İşlenmesini teşvik ediyor, işleyenlere övgüler diziyor.   

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024 tarihinde meclis grup toplantımızın başında, “Milletimizin ayak bağların kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım” ifadelerini de kullandı. Bölücü terör örgütünün başı öcalan’a seslenerek, “Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin,” demişti. Şubat 1999’da Kenya’nın başkenti Nairobi’de yakalanan Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği sırada “Ben ülkemi severim. Annem de Türk’tü. Bir hizmet imkanım olursa yaparım. Türkiye’ye dönünce hizmet edeceğim” sözlerini hatırlattı. “Bu hususta DEM Parti’nin aklını başına alması, uzattığım eli sabote etmek amacıyla tahrik ortamını kamçılamaktan uzak durması herkesin hayrınadır.

Uzattığım el samimi ve iyi niyetli bir eldir. Uzattığım el Türkiye’de birleşelim, Türk milletinde enetlenelim tebliğidir.” Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli grup toplantısında,  “Yeri gelir elimi uzatır müşterek ve milli değerlerde toplanma çağrısı yaparım; Yeri gelir vatan için, millet için, Bayrak için, ezan için, Devlet için başımı uzatır, Şehadet şerbetinden tadımlık değil kana kana doyumluk içerim. Türkiye Cumhuriyeti’nin ali menfaatleri uğruna her vasatta temel ve ortak değerler etrafında el ele tutuşmaya, elimi uzatmaya varım ve hazırım,” dedi.

‘Tecrit, umut hakkı’ dedi.  Her türlü manipülasyonun da önüne geçti. 5 Kasım da yapılan grup toplantısında sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım diyerek herkese yol gösterdi. Modern Ceza Hukukuna zaman içinde yeni kavramların girdiği herkesin malumudur. Bu kavramlardan biri de “Umut Hakkı” ya da hükümlünün salıverilmeyi umut etme hakkıdır. Hukuk çevrelerinde müebbet ağır hapis cezasına mahkum edilmiş hükümlünün bir gün salıverilmeyi bekleme hakkı olarak ifade dilmektedir.

Son yıllarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesiyle birlikte çok sayıda Mahkeme’de, Umut hakkına imkan vermeyen infaz rejimlerinin temel insan haklarına aykırı olduğu kararları çıkmaktadır. Bu durum suçluların iadesi davalarında çok etkili sonuçlar doğurmaktadır. Ahlak ve hukuk kuralları toplumsal düzeni sağlayan kurallar olması nedeniyle birbirinin içine geçmiş kurallardır. Birçok hukuk kuralı aslında bir ahlak kuralıdır. Bu düşüncelere yabancı olanların fikren Çölleşmiş dünyalarına kovayla su taşıyarak yeşertmeyeceğimizi biliyoruz. 12 Eylül Darbecileri tarafından parlamenter sisteme göre hazırlanan 1982 anayasasında hukuki ve siyasi gerekçelerle 19 defa ve toplam 184 önemli değişiklik yapılmış yamalı bohçaya dönmüştür. Yapılan değişiklikler başta dili olmak üzere sistematiği bozmuştur. Türkiye’mizin yepyeni, sivil nitelikli, Geniş katılımlı, Milli ve manevi hayatımızın esaslarını kavramış, gerekçeleriyle gerçekleri yakalamış,  Bir anayasaya ihtiyacı vardır. Sayın Genel Başkanımızın 2 Şubat 2021 tarihinde Milletimizle paylaştığı;

 ANAYASA ÖNERİMİZ,

“Başlangıç,  Genel Esaslar, Temel Hak ve Ödevler,

 Cumhuriyetin Temel Organları ve Son Hükümler” şeklinde dört kısım ve 100 maddeden oluşmaktadır.

*Başlangıca, “Allah’ın lütfu, kardeşlik ruhu ve vatan sevgisiyle varlık bulmuş biz Türk Milleti” düsturu ile giriş yapılmıştır.

 “Devletin şekli ve nitelikleri” aynen korunarak birinci maddede ele alınmış, maddenin son fıkrasında “Bu madde değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” denilmiştir.

 * Anayasa’nın ikinci kısmında “Temel Hak ve Ödevler” düzenlenmiş,  en geniş şekilde güvenceye kavuşturulmuştur.

 Hakları düzenleyen tüm maddelerdeki sınırlama sebepleri kaldırılmıştır.

 * Temel hak ve hürriyetlerin kapsamı, taraf olduğumuz insan hakları sözleşmeleri baz alınarak kanunla belirlenmesi öngörülmüş,

* Hürriyetin esas, sınırlamanın istisna olduğu yaklaşım gerçek anlamıyla buluşturulmuştur.

 * Anayasa’nın üçüncü kısmında, üç bölüm halinde,

 “Cumhuriyetin Temel Organları”,

Yasama,  Yürütme,

 Ve yargı başlıkları ile düzenlenmiş,

 Yasama organı için “Milli birliği sağlama”, yürütme için “Kurumsallaşmış başkanlık sistemi”,

Yargı için “Bağımsız ve tarafsız yapılanma” anlayışı ön plana çıkarılmıştır.

 * Bu kapsamda TBMM Başkanı’na “Tarafsız konumuyla” milli uzlaşmanın sağlanmasında ve siyasi krizlerin çözümünde arabuluculuk işlevi yüklenmiştir.

  * TBMM’nin yetkileri; kanun yapımında, antlaşmaların onaylanmasında ve sona erdirilmesinde,

Bütçenin kabul edilmesinde,  

Anayasal kurum ve kuruluşlara üye seçmede, meclis soruşturması açılmasında kuvvetlendirilmiştir.

*Milletvekillerinin dokunulmazlığıyla milletvekilliğinin düşme sebeplerine dair belirsizlikler giderilmiştir.

 * Yürütme organı “Başkan” ve “İdare” şeklinde iki başlık altında düzenlenmiş,

Başkan ile birlikte iki Başkan Yardımcısının seçilmesi öngörülmüş,

Başkanlık Kabinesi anayasal statüye dahil edilmiş,

Başkanlık Hükümet Programı’nın Meclise sunulması yöntemi getirilmiş,

 Başkanlık Kararnameleri ile kanunların münhasır yetki alanları çatışmayacak şekilde belirlenmiştir.

  *  Türkiye’nin üniter yapısına uygun olarak, idarenin kuruluşunda “kanunilik ilkesi” sağlam ve sağlıklı bir içeriğe taşınmıştır.

 * Üniter devlet ilkesine anayasada açıkça yer verilerek, idari yapılanmada “il esası” korunmuştur.

 * Anayasal kurumlardan Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Kurumu varlığını sürdürmüş,

Diyanet İşleri başkanlığı “Türkiye Diyanet Kurumu” olarak yeniden yapılandırılmış,

 Yükseköğretim Kurulu’nun oluşumunda TBMM’nin yetkileri artırılmış,

 Yeni bir kurum olarak “Türkiye Liyakat Kurumu” önerilmiş,

 Ve Türkiye Merkez Bankası anayasal kuruluş haline getirilmiştir.

* Yargı organının yapılanmasında, “Yargı ayrılığı sistemi” devam ettirilmiş,

Hakimler ve Savcılar Kurulu, “Yargı Yüksek Kurulu” adıyla yeniden ele alınmış, avukatlık ve arabuluculuk mesleklerine anayasal statü tanınmış, Anayasa Mahkemesi yüksek mahkeme değil, özel bir statüde düzenlenmiş,

Yüce Divan yargılaması ve siyasi parti kapatma davaları “Yüce Divan” adıyla oluşturulan yeni bir mahkemeye verilmiş, Yüksek Mahkemeler başlığı altında Sayıştay ve Yüksek Seçim Kurulu’nun statüsü açıklığa kavuşturulmuş, yargıya ilişkin üye seçiminde TBMM’nin yetkileri genişletilmiştir. Osmanlı-Türk Anayasacılığında; Parlamenter sistem, yüz yılı aşkın bir süre uygulanmış, ancak Türkiye’de başarılı sonuçlar vermemiştir. Türk milletinin beklentisi, Cumhuriyet 100. Yılında “Parlamenter sistemle geriye gidiş” değil, gelecek yüzyılı milli ve vizyoner bir bakışla kavrayan “Türk Tipi Başkanlık Sistemi”nin kökleşmesi, bunun yanı sıra huzuru, refahı, birlik ve kardeşlik bağlarını tahkim edecek yeni bir anayasa yazılması ve yapılmasıdır.

İNSANLIK İSRAİL’İ SEYREDİYOR

Hep birlikte, Öncelikle büyük krizlerde uluslararası sistemin etkisiz olduğunu gördük. Kapitalizmin insanı hiçe sayan kâr hırsını gördük. Derin Amerika’nın ezberini hiç değişmediğini gördük, hak ve batının bitmeyen savaşını gördük. İsrail 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze de 43 bin kişiyi öldürdü. 102 bin kişiyi yaraladı.  Öldürülen çocuk sayısı dünyada dört yıldır süren çatışmalardan daha fazla. İnsanlık seyrediyor. Tutuklama, yargılama sürecinin sıhhati ve maddi gerçeğin her türlü şüpheden uzak şekilde ortaya çıkarılması için şüpheli veya sanığın hürriyetinin tedbir olarak kısıtlanmasıdır. Tutuklama ağır bir tedbirdir fakat masumiyet karinesi ortadan kaldırmaz.

Katalog suçlarda Kuvvetli suç şüphesi ve somut delillerin varlığı hallerinde;

 

Tutuklama nedenlerinin var sayılabileceği düzenlenmiştir.ayapılan reformlarla tutuklamalara dikey itiraz yolu getirilmiştir. Tutuklamanın bir araç olduğu, geçici olduğu orantılı olması akıldan çıkarılmamalıdır. Özgürlük ve güvenlik hakkı mevzuat ve uygulama temelinde birçok reforma imza atılmıştır. CMK da üçüncü ve dördüncü yargı paketleri ile birlikte büyük değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Tutuklama ile ilgili yapılan yeni düzenlemelerle bireysel güvenliğe saygı gösteren bir mevzuat oluşturulmuştur.

BU BAYRAK BENİM BU ÜLKE BENİM DİYEN HERKESE GÖNLÜMÜZ AÇIKTIR

Milliyetçi Hareket Partisi, Hukukun üstünlüğünü, demokratik sistem içerisinde düzeni sağlayan bir kanunilikten öte, İnsanın yüce değerlerini tanımak ve bunları güvence altına almak şeklinde görür. Dünyada iyilik ve hidayetten, ahirette lütuf ve merhametten mahrum kalacak bir takım kişiler bir televizyon stüdyosunda, Milliyetçi Hareket Partisine iftira etmekte adeta yarışıyor.  Yapılan iğrenç iftiraların, hayasızca yapılan bu saldırıların hesabı hukuk önünde sonuna kadar sorulacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş ilkelerinden sapanlar, Atatürk düşmanlarına dost olanlar, Türk milletinin egemenlik haklarını yok sayanlar, Türkiye’yi hasımlarına jurnalleyenler, iktidarı dış güçlerde arayanlar, Milletin değerleriyle kavga edenler, Antidemokratik girişimlere bel bağlayanlar, Bölücülerle, bölgecilerle sarmaş dolaş olanlar, Milli Üniter yapımızı sulandırmaya çalışanlar, Savaş stratejilerini değiştirecek KAAN’a dil uzatanlar, Ekonomik tetikçiler, Libya’da ne işimiz var diyenlere Aziz milletimiz güvenmiyor. Biz herkesi Türk milletinin saygıdeğer bir evladı olarak görürüz. Bu topraklara vatanım diyen herkese kucağımız da soframız da açıktır. Bu insanlara milletim diyen herkese kapımız açıktır. Bu bayrak benim bu ülke benim diyen herkese gönlümüz açıktır.

 

KAYNAK: Haber Merkezi

 

Related posts

DMM’den “Saldırıya destek veren kişi TUSAŞ’ta staj yaptı” iddiası yalanlandı

admin

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Kenan Işık’a taziye mesajı

admin

Şair, yazar, düşünce insanı, Türkçülük fikrinin babası: Ziya Gökalp

admin